Özel: Saldırı kesinlikle planlı, ‘sokaktan çekil’ mesajı verildi

İSMAİL SAYMAZ

CHP lideri Özgür Özel, uğradığı hücuma ait olarak birinci sefer konuştu.

Özel, taarruzun planlı olduğunu, saldırgan Selçuk Tengioğlu’nun yönlendirildiğini söylüyor. Makam aracını otoparka sokmayarak, kültür merkezinin kapısından çıkmasına neden olan İstanbul Emniyet Müdürü Murat Özbek’ten şüphelendiğini belirten Özel, “Saldırgan bizi beklediği yerden geçeceğimizi biliyor” diye konuşuyor. Özel, bu saldırıyı azmettirenlerin CHP’ye ve muhalefete “Ayağınızı denk alın, sokaktan çekilin” diye bildiri verdiğini savunuyor.

İşte, Özel’in açıklamaları:

Saldırı nasıl gelişti?

Bir sefer bunun mutlaka planlı olduğunu düşünüyorum. Anlık olmadı.

Planlı o denli mi?

Çok muhakkak. birincisi, iki saat evvel orada adam. Ben iki saat evvel uzatılan mikrofonlara konuştuğum sırada orada. Ve bana vurduğu yerde… Planlamış. Hatta tahminen denk getirse o sırada vuracak. Geleceğimi biliyor. Beni hasımlık içinde dinliyor, makus berbat bakarak. Hazırlıklar yapmış. Eliyle koluyla açma-germe hareketleri; karşılaşmaya hazırlanıyormuş üzere.

Orada beklenmedik bir şey oldu. Benim Sırrı Süreyya Önder’in kızıyla, kardeşiyle, bütün ailesiyle hukukum vardır. Tabutun başına DEM Parti eş liderleri, Ahmet Türk ve ailesi geçerken beni de çağırdılar. “Sırrı ile özel bir hukukunuz var, siz de gelin” dediler. Tabutun başına geçtim, 3-4 dakika durdum. Tabutu cenaze aracına götürdük. Oradan geldiğimde salon boşalmıştı. Bizim takım dedi ki, “Aracımızı otoparka almadılar, girdiğimiz kapıdan çıkacağız.” Dedim ki “Niye almasınlar.” Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Özbek, bizim muhafazalara birazcık kızarak, bizi otoparka sokmuyor. Bizimkiler güvenlik açısından otoparkı tercih ediyorlar. Asansöre bindirip indirmek istiyorlar. Bizimkilerin söylediği, Efkan Ala ve oburlarının aracı otoparka alınmış. Bizim aracın alınmamasına takım tepkiliydi. Sürücü ısrarla “Herkesi aldılar, bizi almadılar” dedi. O yüzden oradan (kapıdan) yürüyerek geçmem lazım. Adam tam orada bekliyor. Hiçbir kurumu, hiçbir partiyi suçlamıyorum. Lakin evvelce planlı bir iş olduğu çok aşikâr. Adamın hazırlığından, bulunduğu yerden… Yürürken onu görüyorum, yüzü bana dönük. Sırtını verip yol verirmiş üzere dönüyor. Golf sopasıyla vuracakmış üzere sağa gerçek kaykılıyor. Süratle gelip vurmaya çalışıyor. Gelişini gördüm. Refleksle başımı çektim. Fakat çok aşikâr; evvelden planladığı…

Emniyet Müdür Yardımcısı’nın inadıyla otomobilimiz orada (kapıda) durduğu için adam bizi sabah beklediği yerden geçeceğimizi biliyor. Aslında birinin bilmesi mümkün değil. 15-16 dakika tabutun başına oyalanacağımı kim bilecek? Herkes dağılmış, koca salon boşalmış.

Emniyet Müdür Yardımcısı’nın tavrıyla saldırganın davranışı ortasında temas var mı?

İçişleri Bakanı’nın, İstanbul Emniyeti’nin, valinin tavırlarına kuşkuyla yaklaşmıyorum. Kuşkuyla yaklaştığım bir kişi var: O emniyet müdür yardımcısı bizi zorla oradan geçirtti. Aracı niçin almasın? Her milletvekilinin aracı her resmi kurumun otoparkına girer. 13 yıldır milletvekiliyim, giremediğim bir otopark yok. “Siz giremezsiniz, burada duracaksınız” diyor. Beni zorla çıkarttırıyor. “seni oradan kim geçirtti?” dersen emniyet müdür yardımcısı geçirtti.

Saldırganla bir bağ var mı?

Var mı, yok mu, ben bilmiyorum. İçişleri Bakanı’na ve İstanbul Valisi’ne emanet. Lakin benim önemli bir kuşkum var. Şöförümden tut olayı benimle yaşayan herkes tıpkı şeyi aktarıyor. Emniyet müdür yardımcısı hakkında soruşturma açsınlar. Bizim müdafaa takımı, sürücü ve milletvekillerimiz muhakkike gerekli bilgileri versin. Şayet bu yapılmazsa yük devletin sırtına kalır. Bu yapılırsa, varsa bir yanlışı, bir irtibatı ortaya çıkar.

Saldırgan hücum anında bir şey dedi mi?

Ben hiç duymadım. Ancak ambulansın içinde bir bayan hasta ve sıhhat takımları varken, Sezgin Tanrıkulu, “Sen kimsin kardeşim” deyince verdiği karşılık, o malum karşılık. Tanrıkulu, ambulanstakileri şahit gösteriyor. “Osmanlı torunuyum” demiş. Ancak tabi bu, kimliğini gizlemek için olur, manipülasyon için olur. Buna “Saldır” diyenler “Sana sorulduğunda bunu söylersin” demiştir. Bu beyanı temel kabul edecek halimiz yok.

Saldırgan birinci tabirinde “CHP’den yemek kartı istedim, vermediler” demiş.

E verilmiş. Beyoğlu Belediyesi baktı, 8-10 aydır toplumsal yardımı alıyor.

“CHP’nin gençleri sokağa çağırmasına öfkeliydim” dediği de argüman ediliyor.

Onu yollayanların vermeye çalıştığı bildiri bu… Ona bunu yaptıranlar “Sokak çağrın, bu mitingler devam ederse, sokakta uğraşa edersen seni uyarıyoruz” diyorlar. Bu mektup bu türlü okunur. Birinci sözünde “Sokak davetine sinirliydim” diyorsa, kendisi sokakta bana saldırıyorsa orada net bildiri var.

Acaba yönlendirildi mi?

Yüzde yüz. Ben bu adama baktığımda bu türlü bir akıl, bu türlü bir plan; mümkün değil, kesinlikle yönlendirildi.

Kim olabilir yönlendirenler?

Bilmiyorum. Onu bulmak emniyet ve savcının misyonu.

Bu atağın sizce sebebi nedir?

Bu bir azmettirmedir. Birileri bana, CHP’ye ve muhalefete bildiri veriyor “Ayağınızı denk alın” diye. Zaten yapmış olsa bu kişi “kutuplaştırıcı lisanın, sert telaffuzların tesiri var” derim. Bir etraf, küme, kimse, bana bildiri veriyor. Adam birinci sözünde söyledi; “Sokak davetlerine sinirliydim.” “Sokaktan çekilin, miting yapmayın, yeni devir yaptığınız muhalefeti, attığınız adımları gözden geçirin, yoksa…” Üç nokta koydular.

Saldırgan 2004’te iki çocuğunu öldürmüş, iki çocuğunu yaralamış. Kızlarına tacizde bulunmuş. 16 yıl yatıp çıkmış. Ne düşünüyorsunuz?

Böyle birinin dışarıda olması, infaz problemiyle ilgili tenkitleri doğruluyor. Kendi çocuğunu katletmiş birisinin ortamıza bu kolay karışması kabul edilemez. Öyküyü duyunca kızları için çok üzüldüm. Balkondan atlamış kızı (Yasemin Tengioğlu) genel merkezimizi aramış. Ses kaydını dinledim. Ağlayarak, “Balkondan atlayan kızıyım, Özgür Bey’e geçmiş olsun, yalnızca bunun için aradım” diyor.

Bir müdafaa zafiyeti yok mu?

O zafiyet bana ilişkin. Önümden giden, herkese dikkatli bakan iri yarı korumalar bilhassa cenazelerde, yaslarda, başka parti üyeleriyle temasa ederken yanlış anlaşılabiliyor. Onu yapacak arkadaş için “Bu öndeki yürümesin” dedim, AKM’ye girmeden. Müdafaalar baklava motifi formunda yürüyorlar. Baklavanın iki yanındakiler için de “Arkadaşlar geniş çalışsın” dedim, onları da yolladım. Ortaya ne çıktıysa, zafiyet imgesi ismine, benim talimatımla çıktı. Halkla teması kesmesinler, aileyi itip kakma olmasın diye yaptım. Başımıza ne geldiyse benim verdiğim talimatın yapıtı geldi. Muhafaza müdürü beni defalarca “Bu yaptığınız hakikat değil, işimize mani oluyorsunuz” diyordu. Dün de “Ah genel liderim, sonu bu oldu” diye tatlı lisanla sitem ettiler.

Koruma tedbiri arttırılacak mı?

Yo, adamları çalıştırsak koruyacaklar esasen. (Gülüyor)

Daha evvel bir taarruz ihbarı geldi mi?

Bana 10 yıldır o kadar çok hücum ihbarı geliyor ki, bunları hiç önemsemiyoruz.

Saldırgan ismine açılan hesapta kızınız tehdit edildi.

İçişleri Bakanı bu sabah (dün) bilgi verdi; Trabzon’da gözaltına alınmış, hakim karşısına çıkacakmış.

Erdoğan, size ne söyledi?

“Sayın genel lider, geçmiş olsun, üzüldük, arkadaşlar gereken her şeyi yapacak” dedi. Saldırganın gözaltına alındığı haberini verdi. “İçişleri Bakanı biraz önce bilgi vermişti, teşekkür ederim” dedim.

Kimi muhalifler saldırıyı telef söylemi ile ilişkilendiriyor. Lakin siz bu türlü ele almadınız.

Bu, saldırıyı direkt bir kişi ve bir partiyle ilişkilendirmek olur. Bunu yapmak gerçek olmaz. O vakit değişik birşey çıkar ortaya. Ben hiçbir partiyi sorumlu tutmuyorum fakat tesirli bir soruşturmanın yürütülmesini, tüm taraflarıyla açığa çıkarılmasını istiyorum.

MHP lideri Bahçeli, adınızı anmayarak, “Siyasi bir kurumun yöneticisi” tabirini kullandı. Bu açıklamayı nasıl yorumluyorsunuz?

Hiç yapılmasa daha uygunmuş. Türkiye’nin kurucu partisinin, “geçmiş olsun” dediğin kişinin ismini anmamak, oradaki üslup siyasi nezakete uygun değil. Hele hele ben partimin genel liderlerine hitap eder üzere, (Bahçeli’ye) “Sayın genel başkanım” diye hitap etmişim. Hastalandığında bir söz etmemişim. MHP’de, benim haberim olup da taziyesine gitmediğim ya da telefon açmadığım bir kişi yok.